Ahimsa: değil anlamına gelen "A" edatı ile öldürmek veya şiddet anlamını taşıyan "himsa" kelimesinden oluşmakta olup, "şiddetsizlik" anlamında kullanılmaktadır. Birey düşüncelerinde, sözlerinde ve eylemlerinde her türlü şiddetten kaçınmalıdır, çünkü şiddet insanın zekâsını negatif yönde etkileyerek gelişimini engeller. Ahimsa yanlız öldürmemek gibi olumsuz anlam içermemektedir aynı zamanda SEVGİ gibi daha geniş olumlu bir anlamda taşımaktadır. Bu sevgi bütün canlı varlıkları kapsamaktadır, ZİRA AYNI KAYNAKTAN GELİYOR OLMALARI NEDENİYLE BÜTÜN CANLI VARLIKLAR KARDEŞTİR. Ahimsa prensibini uygulamak başkalarına karşı iyi, nazik, arkadaşca ve düşünceli davranmak demektir. İcra edilen eylemler başkalarının kişisel gelişimine yardım etmeli ve bütün varlıkların iyiliğine hizmet etmelidir.
BİR CANLIYI ÖLDÜRMEK VEYA BİR ŞEYİ MAHVETMEK YARADAN’A KARŞI ÇIKMAK DEMEKTİR., ÇÜNKÜ EVRENDE BULUNAN HERŞEY YARATILIŞIN ÖNEMLİ BİR PARÇASIDIR. ÖLDÜRÜLEN CANLININ RUHİ EVRİMİ ENGELLENMEKTE OLDUĞUNDAN BUNA SEBEP OLAN KİŞİ AĞIR BİR BEDEL ÖDEMEK ZORUNDA KALIR. BAŞKALARININ EVRİMİNİ ENGELLEYEN KİŞİNİN KENDİ EVRİMİNDEDE ENGELLERLE KARŞILAŞMASI KAÇINILMAZDIR. ŞİDDETSİZLİK PRENSİBİNİ UYGULAYAN İNSAN, SPİRİTÜEL EVRİM YOLUNDA ŞİDDETLE KARŞILAŞMAYACAKTIR.
Genelde düşünülür ki insan kendinin, yakınlarını, malını veya şerefini korumak için şiddet kullanabilir ve hatta öldürebilir. Bu genel düşünce tarzı doğru görünse bile bu işin başka bir boyutu da vardır. ŞİDDET ZİHİNSEL BİR HALDİR. Eğer insan zihinsel olarak şiddetten kurtulursa şiddete ihtiyacı kalmaz. Zihin şiddetle doluysa şiddet gerektiren olayları, sevgiyle dolu olan zihin ise sevgi olaylarını kendine çeker. Korku, zayıflık, cehalet ve rahatsızlık şiddetin kaynağıdır. Şiddetten kurtulmak için en önemli şey korkudan özgür olmaktır. Bu özgürlüğü kazanmak için hayata bakış açısı değişmeli ve zihin yeni değerlere yönlendirilmelidir. İnanç, cehalet ve tahminlere değil, gerçeğe ve araştırma yoluyla elde edilen bilgilere dayandığında şiddet kaybolur.
İnsanın tavır ve düşünme şekli bilinç frekansının ve zihinsel niteliğinin bir neticesidir. Düşük bir bilinç frekansındaki insan şiddet içeren eylemlere yatkındır ve canlı varlıkların acısına duyarlı değildir. Frekans yükseldiği zaman, zihin farklı bir seviyede işler ve insan şiddetten kaçınır. Bazı insanlar avlanmaktan hoşlanır ve avladıkları hayvanların acısına duyarsız kalırken, diğer bazıları ise hayvanların çektiği acıya katlanmaz ve hayvanların öldürülmesinden zevk almaz. Bilinç daha yüksek frekanslı bir titreşime ulaştığı zaman birey başka canlı varlıkların acısına karşı duyarlılık kazanır ve şiddet kullanmaz. Bilincin frekansı en alt seviyeye düştüğünde birey şiddet uygulamaktan ve acı çektirmekten zevk alır. Bu kişilik çöküşünün sonucudur. YOGA TEKNİKLERİ SAYESİNDE BİLİNCİN FREKANSI YÜKSELİR, OLUMLU ZİHİNSEL NİTELİKLER GELİŞİR VE İNSAN ŞİDDETTEN ARINIR!
Bütün canlılar aynı derecede yaşama hakkına sahiptirler ve hiçbir kimsenin başkasının hayatını almaya hakkı yoktur. Bütün hayatlar birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır ve birey başka birinin hayatını kısaltırsa o zaman kendi hayatını da kısaltmış olur. Eğer insanlar yalnızca kötülüğe karşı çıkarak, kötülük yapan kişiyi sevebilse, o zaman şiddete gerek duyulmaz. Karşı çıkma eylemi sevgi içermediğinde şiddete yol açar.
Ahimsa prensibi doğrultusunda insan beslenmesinde de şiddet kullanmamalıdır, yani beslenmesi için zararsız hayvanları öldürerek onların cesetlerini yememelidir. Hayvan cesetlerinin bir besin olarak kullanılması vücudu, sinir sistemini, zihni ve duyguları negatif yönde etkileyerek, insanda şiddet ve korku hislerini üretmektedir. Hayvanlar öldürüldüğü zaman büyük bir acı çekmekte ve korku hissetmektedir. Bu acı ve korku, öldürülen hayvanın beden kimyasını etkilemektedir. Öldürülmüş hayvanın cesedini yedikçe insan bu acı ve korku hissini içine alarak aynı acı ve korkuya kapılmaktadır. Bu nedenle hayvan cesetleriyle beslenme insanın sinir sistemini çökertmektedir.
Ayrıca insanlar binlerce zararsız hayvanı öldürdüğü takdirde bunun bedelini ödemek zorundadır. Evrensel Karma (etki tepki kanunu) kanununa göre öldüren öldürülecektir. İnsanlar zararsız hayvanları, doğada insanları öldürüyor. Binlerce zararsız hayvanı öldürerek insanlar çok güçlü bir negatif enerji alanı üretmektedir. Bu negatif enerji alanı doğanın dengelerini bozarak deprem, volkan, sel, kuraklık vb. gibi felaketlere sebep olmaktadır. Cesetlerle beslenen insanlarda artan korku ve şiddet, savaşlara da zemin hazırlar. Zararsız hayvanları öldüren insanlar, bu savaşlarda katliamlarının bedelini ödeyerek bu kez birbirlerini öldürüyorlar.
Ahimsa ile birlikte Abhaya (korkusuzluk) ve Akrodha (öfkesizlik) nitelikleride gelişir. Temiz hayat süren insan korkudan kurtulmaktadır. Kendinin ruhi doğasını inceleyen insan temizlenir ve hiç kimseden korkmaz. DOĞAL OLARAK BÖYLE BİR İNSAN HİÇ KİMSEDE KORKUYUDA ÇAĞRIŞTIRMAZ. Korku insanı sararak felç etmektedir. Birey paniğe kapılarak bilinmeyen ve görünmeyen şeylerden ötürü korku duymaktadır. Devamlı gelecek için endişelenen birey, ekmek parasını, servetini ve şöhretini kaybetmekten korkar. Alıntıdır: (Yoga Nedir Ne değildir Paramahamsa Akif Manaf)
Orjinal Yoga Sistemi toplumdaki suç oranını düşürmek, sağlığa tekrar kavuşmak için tek yol..........................
BİR CANLIYI ÖLDÜRMEK VEYA BİR ŞEYİ MAHVETMEK YARADAN’A KARŞI ÇIKMAK DEMEKTİR., ÇÜNKÜ EVRENDE BULUNAN HERŞEY YARATILIŞIN ÖNEMLİ BİR PARÇASIDIR. ÖLDÜRÜLEN CANLININ RUHİ EVRİMİ ENGELLENMEKTE OLDUĞUNDAN BUNA SEBEP OLAN KİŞİ AĞIR BİR BEDEL ÖDEMEK ZORUNDA KALIR. BAŞKALARININ EVRİMİNİ ENGELLEYEN KİŞİNİN KENDİ EVRİMİNDEDE ENGELLERLE KARŞILAŞMASI KAÇINILMAZDIR. ŞİDDETSİZLİK PRENSİBİNİ UYGULAYAN İNSAN, SPİRİTÜEL EVRİM YOLUNDA ŞİDDETLE KARŞILAŞMAYACAKTIR.
Genelde düşünülür ki insan kendinin, yakınlarını, malını veya şerefini korumak için şiddet kullanabilir ve hatta öldürebilir. Bu genel düşünce tarzı doğru görünse bile bu işin başka bir boyutu da vardır. ŞİDDET ZİHİNSEL BİR HALDİR. Eğer insan zihinsel olarak şiddetten kurtulursa şiddete ihtiyacı kalmaz. Zihin şiddetle doluysa şiddet gerektiren olayları, sevgiyle dolu olan zihin ise sevgi olaylarını kendine çeker. Korku, zayıflık, cehalet ve rahatsızlık şiddetin kaynağıdır. Şiddetten kurtulmak için en önemli şey korkudan özgür olmaktır. Bu özgürlüğü kazanmak için hayata bakış açısı değişmeli ve zihin yeni değerlere yönlendirilmelidir. İnanç, cehalet ve tahminlere değil, gerçeğe ve araştırma yoluyla elde edilen bilgilere dayandığında şiddet kaybolur.
İnsanın tavır ve düşünme şekli bilinç frekansının ve zihinsel niteliğinin bir neticesidir. Düşük bir bilinç frekansındaki insan şiddet içeren eylemlere yatkındır ve canlı varlıkların acısına duyarlı değildir. Frekans yükseldiği zaman, zihin farklı bir seviyede işler ve insan şiddetten kaçınır. Bazı insanlar avlanmaktan hoşlanır ve avladıkları hayvanların acısına duyarsız kalırken, diğer bazıları ise hayvanların çektiği acıya katlanmaz ve hayvanların öldürülmesinden zevk almaz. Bilinç daha yüksek frekanslı bir titreşime ulaştığı zaman birey başka canlı varlıkların acısına karşı duyarlılık kazanır ve şiddet kullanmaz. Bilincin frekansı en alt seviyeye düştüğünde birey şiddet uygulamaktan ve acı çektirmekten zevk alır. Bu kişilik çöküşünün sonucudur. YOGA TEKNİKLERİ SAYESİNDE BİLİNCİN FREKANSI YÜKSELİR, OLUMLU ZİHİNSEL NİTELİKLER GELİŞİR VE İNSAN ŞİDDETTEN ARINIR!
Bütün canlılar aynı derecede yaşama hakkına sahiptirler ve hiçbir kimsenin başkasının hayatını almaya hakkı yoktur. Bütün hayatlar birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır ve birey başka birinin hayatını kısaltırsa o zaman kendi hayatını da kısaltmış olur. Eğer insanlar yalnızca kötülüğe karşı çıkarak, kötülük yapan kişiyi sevebilse, o zaman şiddete gerek duyulmaz. Karşı çıkma eylemi sevgi içermediğinde şiddete yol açar.
Ahimsa prensibi doğrultusunda insan beslenmesinde de şiddet kullanmamalıdır, yani beslenmesi için zararsız hayvanları öldürerek onların cesetlerini yememelidir. Hayvan cesetlerinin bir besin olarak kullanılması vücudu, sinir sistemini, zihni ve duyguları negatif yönde etkileyerek, insanda şiddet ve korku hislerini üretmektedir. Hayvanlar öldürüldüğü zaman büyük bir acı çekmekte ve korku hissetmektedir. Bu acı ve korku, öldürülen hayvanın beden kimyasını etkilemektedir. Öldürülmüş hayvanın cesedini yedikçe insan bu acı ve korku hissini içine alarak aynı acı ve korkuya kapılmaktadır. Bu nedenle hayvan cesetleriyle beslenme insanın sinir sistemini çökertmektedir.
Ayrıca insanlar binlerce zararsız hayvanı öldürdüğü takdirde bunun bedelini ödemek zorundadır. Evrensel Karma (etki tepki kanunu) kanununa göre öldüren öldürülecektir. İnsanlar zararsız hayvanları, doğada insanları öldürüyor. Binlerce zararsız hayvanı öldürerek insanlar çok güçlü bir negatif enerji alanı üretmektedir. Bu negatif enerji alanı doğanın dengelerini bozarak deprem, volkan, sel, kuraklık vb. gibi felaketlere sebep olmaktadır. Cesetlerle beslenen insanlarda artan korku ve şiddet, savaşlara da zemin hazırlar. Zararsız hayvanları öldüren insanlar, bu savaşlarda katliamlarının bedelini ödeyerek bu kez birbirlerini öldürüyorlar.
Ahimsa ile birlikte Abhaya (korkusuzluk) ve Akrodha (öfkesizlik) nitelikleride gelişir. Temiz hayat süren insan korkudan kurtulmaktadır. Kendinin ruhi doğasını inceleyen insan temizlenir ve hiç kimseden korkmaz. DOĞAL OLARAK BÖYLE BİR İNSAN HİÇ KİMSEDE KORKUYUDA ÇAĞRIŞTIRMAZ. Korku insanı sararak felç etmektedir. Birey paniğe kapılarak bilinmeyen ve görünmeyen şeylerden ötürü korku duymaktadır. Devamlı gelecek için endişelenen birey, ekmek parasını, servetini ve şöhretini kaybetmekten korkar. Alıntıdır: (Yoga Nedir Ne değildir Paramahamsa Akif Manaf)
Orjinal Yoga Sistemi toplumdaki suç oranını düşürmek, sağlığa tekrar kavuşmak için tek yol..........................