Recent Posts

27 Eylül 2009 Pazar

ZEYTIN CEKIRDEGI MUCIZESI

Uzun yıllardır bağırsak problemleri çektim. Zaman içerisinde yemek yemek cezaya dönüşmeye başlamıştı. Dünyanın en güzel zevki bana işkence gibi geliyordu. Yediklerimi hazmedemiyordum. Aşırı gazım vardı. Üstelik bu gaz, af buyrun, çıkmıyordu. Bir süre sonra gurul gurul karnım işkenceye dönüyordu. Zaten hep kabızdım. Hiç bir toplantıda yayıyıla yayıla oturup keyfini çıkarabildiğimi bilmem. Daima evde olmak istiyordum.
Doktorada gittim. Ozamanlar doktorların herşeyi bildiğini ve çözececeğini sanıyordum. Çare onlardı. Her hastalığımda olduğu gibi şu sırayı izledim: İlkin sağlık ocağı , verilen ilaçlar, geçici süre rahatlama, tekrar gelen hastalık, sonra üniversite hastahanesi doktoru, verilen ilaçlar, geçici süre rahatlama, tekrar gelen hastalık, özel hastahaneye gidiş, ayrıntılı tetkikler, verilen ilaçlar, geçiçi süre rahatlama, tekrar gelen hastalık, en iyisini bilse bilse profesörler bilir deyip, en iyi profesörü bulma, tekrar ayrıntılı tetkikler yaptırma, tekrar yeni ilaçlar kullanma, kısa süre geçici rahatlama, GERİ GELEN HASTALIK. Bu döngünün bana kaybettirdiği parada veya zamanda değilim, her ilaç kullanımından sonra bağırsaklarım daha felaket bir hale geldi. Birde bana önemsemeden hepi topu spastik kolon sendromun iyileşmiyorsa psikolojiktir deyip durdular.
Doktorlar yarım ağızla beslenmemize dikkat edelim, bol su içelim, sebze meyve yiyelim, yürüyüş yapalım dediklerinde hepsini büyük bir azimle uyguladım. Neden bir düzelme olmadığını onlarda anlayamadı.  Genede bir şeyin yanlış anlaşılmasını istemem. Teşhiste standart tıpçılar çok iyiler. Tedavide sorun yaşıyorum. Ellerindeki paket programlar (yani ilaçlar) dışında bir yardımları dokunmuyor. Kendinize yardım etmek için tabiki önce doktora gitmelisiniz. Bakalım neyiniz var! Sonra hastalığınızla haşır neşir olamalısınız. Doktora gitmeden yanlış işlere dalmayalım. Ben gittiğim doktor sayısını gerçekten hatırlamıyorum. Yaptırdığım testler (en dayanılmazı kolonoskopiydi) için saydığım paralarıda...
Seneler sonra araştıra araştıra hastalığımla baş etmesini öğrendim. Şu interneti icat edenden de, ayağımıza getirenden de, ama en önemlisi bilgilerini  burada paylaşanlardan da Allah razı olsun. İnsanlar küçücük bilgilerle ne hayatlar kurtardıklarının farkında değiller.
Şimdi rahatım. Neler yaptığımı size de yazacağım ki hastalıktan kurtulmak sizede nasip olsun.
1. Bağırsak hastalıkları hemen geçmez.
2. Geçti sanırsınız ama bir süre sonra geri gelebilir.
3. Uygulamalarınızda sabırlı olacaksınız.
4. Sanıldığı gibi yeşil yapraklı sebzeler, tahıl, meyve iyi gelmeyebilir. Zaten sindirim sorunları olan bir bağırsak için bu yiyeceklerin sindirimi taze tüketilmişse çoook zordur. Sistemi mahvedebilir.
5. Önce yenmeyeceklerden başlayalım. Şunları hayatınızdan çıkarın:
Asla et, balık, et suyuyla yapılmış hiç birşey yemeyin. İnsan bağırsağı 18 metredir ve hasta bünyelerde et sindirilene kadar toksik etki yapıyor ve bünyeyi zehirliyor. Zaten kabız olan birinde et, bünyede çüremeye başlıyor! Sebze gibi bağırsakları hareketlendiren bir besin değildir, et! Bağırsakları daha da ağırlaştırabiliyor!
Beyaz endüstriyel unla yapılmış her şey (ekmek, kek, pohaça, makarna...)
Mayalı her şey (mayalı ekmek, bira, şarap, turşu...)
Şeker karışmış herşey (Şekerli hiç bir şey yenmeyecek, içilmeyecek. Ağzınıza aldığınız nesne size tatlı geliyorsa yemiyeceksiniz. Bazı ürünlerde şekersizdir denir ama tatlandırıcı kullanılır. Onlar bile yasak.)
Süt ürünleri, sütlü tatlılar, süt karışmış herşey.
BUNLARDAN SONRA DİĞER YİYECEKLERİ DENEYEREK KENDİNİZ BULACAKSINIZ. EĞER GAZ YAPIYORSA İYİLEŞENE KADAR O YİYECEKTEN UZAK DURACAKSINIZ.
Küçük bir uygulama yapacaksınız:
Yemek yerken kendinize dikkat edin; Yeme hızınız nasıl? Hızlı, çabuk, yavaş, oyalanarak? Lokmaları nasıl çiğniyorsunuz? Şöyle üç beş kere çiğneyip, hoppidi yuvarlayıp yutuvermek, orta karar çiğneyip iri parçalar halinde çiğnemek, iyice çiğneyip su haline getirip yutmak? Nasıl yediğini öğrenmen gerek.
Sindirim mideden değil ağızdan başlar. Çinlilerin dediği gibi: "Midenin dişleri yoktur!" Bu yüzden yavaş yavaş, ağır ağır çiğneyerek ve lokma ağızda su haline gelince yutarak yemek yenir. Diğer yeme alışkanlıkları psikolojik öğretidir. Alışkanlık oturtmak için biraz savaşmanız gerekecek:) Eğer alışkanlığınızı değiştirmezseniz iyileşmek için iki kat yol çekmek zorunda kalabilirsiniz.
Diğer bir konu akşam saat altıdan sonra bir lokma bile yenmez. Sebebi vücut varoluşşal olarak akşam saat yediden sonra kendini temizlemeye başlamaya programlıdır. Bütün vücut otomatik temizleyici gibi temizlik hareketine başlar. Eğer saat altıdan sonra yemek, meyve çay gibi alışkanlıklarınız varsa temizlenemediğiniz için vücutta aşırı toksin birikimi başlamış demektir. Dokularınızda hücre yıpranması hızlanmıştır. Akşam yemeyi kesin.
Enterasan bir nokta daha: her öğün arası en az üç saat olmalı. Öğünden sadece yemeği kastetmiyorum. Meyve ıvır zıvır dahil. Neden? Çünkü bizim bünyemizde yediğimiz besinleri parçalayan işçiler yani enzim sayımız belirlidir. Ne daha fazla, ne daha az. Üstüste yemek yer, atıştırırsanız yediklerinizi parçalayacak enzim bulamazsınız. Zira hepsi zaten çalışıyordur. Şişmeye başlarsınız. Vücutta garibim, daha sonra parçalarım diye depo yapmaya başlar. Şişmanlarsınız. Yakacağınız kadar yiyin.
Bu hastalıkların sebebi baştan başlayıp tüm sindirip sistemini istila eden bir tür mantar dokuya bağlı ve ilaçlarla tedavi edilemiyor. Bu yüzden aşağıdakileri sürekli uygulamanız gerekiyor.
ŞİMDİ YAPILMASI GEREKENLERE GELELİM: (SÜREKLİ İSHALİ OLANLAR ORJİNAL YOGA SİSTEMİ HARİÇ DİĞERLERİNİ UYGULAMASIN!) (Bunlar kendimde denediğim bana iyi gelen uygulamalardır. Bir doktor değilim ve tamamen tecrübelerimi yazıyorum! Denediniz iyi gelmedi ise daha iyi gelen bir diğer çare aramak zorundasınız! Ama umutsuz olmayın:))
1.Her sabah önce dil temizleyin, diş fırçalayın ardından tuzlu suyla cala neti uygulayın. (Dil temizleme aparatı, cala neti podu(kabı) http://www.yogaacademy.com.tr/ da satılıyor.) Tüm gece dil kökünde yüksek dozlu toksin birikir. Sabah uyandığınızda eğer dil kökünü temizlemezseniz bunlar mideye gider ve zamanla bir sürü sorunu bünyeye yığmaya başlar. Diş fırçalamayı zaten biliyorsunuz. Cala neti binlerce yıllık bir teknik. Kabına bir çay kaşığı tuz koyuyorsunuz. Üzerine ılık iyi su. Karıştırıyorsunuz. Bir sağ bir sol burun deliğinden uyguluyorsunuz. Burun kanalları ve sinüsleri tertemiz yapıyor. Sinüzit gibi baştan başlayıp tüm sistemi mahveden tüm hastalıkları iyileştirip engelliyor. Hayatınız boyunca her sabah bu üçlüyü uygulamanız gerekiyor ki sindirim sisteminin ilk aşaması güne temizlenmiş başlasın.
Academy'den çakra dvdlerini, biyoenerji dvdsi ve şifalanma Nidra cdsini temin edip hergün uygulayabilirsiniz. Çok faydasını göreceksiniz.
2. Sonra her sabah mutlaka aç karnına bir tatlı kaşığı 'kudretnarı' yiyin. Aktarlardan bulabilirsiniz. Tadı iğrençtir. Burnunuzu çocuklar gibi kapatarak yutun. Sonra midem bulanıyor, bunu yiyemiyorum diye tutturursunuz :) Bu mide ve bağırsak sorunlarının sürekli ilacıdır. Bunu hayatınızdan hiç çıkarmayın. Bir saat sonra kahvaltı yapın.
3. Her şey için yüzde yüz kepekli ve doğal kahverengi un kullanın. (Ekmek, kek, makarna, mantı...)
4. Yoğurt ve kefiri ilk zamanlar değil iyileşmeye başladıktan sonra kullanın. Yoksa allerjik etkilere sebeb olabildiği vakalar görülmüş.
5. Size gaz yapmadığına emin olduğunuz taze sebzeler ve meyveler tüketin.
6. Gaz yapan yeşillik ve meyveleri hafif haşlayarak tüketin. Ben çok uzun süre maydonozu bile taze tüketemedim. Kaynayan suya yeşillikleri atıp bir dakika tutuyordum. Ancak bu şekilde hafif öldürülmüş yeşil sebzeleri yiyebiliyordum. Bazı meyvelerin üzerinden sıcak su geçirdikten sonra yiyebiliyordum. Haşlama sebzeler gaz sorununuz bitene kadar dostunuzdur.
7. Su içme işini abartın. Tercihan sıcak, içemiyorsanız ılık su için. Yemeklerden bir saat önce, yemek sırasında ve yemek üzerinden bir saat geçinceye kadar asla su içmeyin. Yemekten önce midenin boş olması gerekiyor. Yemekten sonra midedeki posanın sulandırılmaması gerekiyor.
8. Sakız binlerce yıldır insanın dostu. Bulabilirseniz aktarlarda, pazarlarda felan, kengel sakızı alın. Su dolu kavanozda saklayın. Bulamazsanız şekersiz tatlandırıcısız sakızda olur. İlk zamanlar Yemeklerden sonra bıkana kadar sakız çiğneyin. Sakız çiğnedikçe ağzınızdan besini parçalayacak olan tükrük mideye akacaktır. Sindirim hızınızı arttıracaktır. Bana yaradı. Tam tersini idea edenlerde var. Bana böylesi yaradı. Seçim sizin!
9. Hastalıkla mücadelede ilk altı ay yardımcı sindirim enzimi tabletleri alabilirsiniz. Sabah kahvaltısı sırasında bir tane yutun. Sindirime yardımcı olabilir.
10. Mutlaka Orjinal Yoga Sistemini uygulayarak enerji sisteminizi hergün temizleyin. Bilgi için www.yogaakademi.com adresinden size en yakın merkezi arayabilirsiniz.  Metabolizmayı düzenlediği için bağırsaklara iyi gelecek.
11. Arada bebeklerin karnını ovar gibi, elinize bir kaç damla taş baskı zeytin yağı sürün ve karnınızı saat yönünde ovalayın. Masaj Bağırsakları rahatlatır ve hareketlerini kolaylaştırır. Unutmayın şu an bağırsaklarınız uzun süredir travma yaşıyor ve ilgiye ihtiyacı var.
12. Masajdan sonra karnınıza sıcak su torbası (termofor) koyun. Ilıyana kadar sıcak bağırsakları rahatlatsın. ( Bu uygulamaları günün istediğiniz bir zamanında canınızın çektiği kadar yapın.)
13. Sık sık ayaklarınıza sıcak tuzlu su banyosu yaptırın. Bir leğen, sıcak su ve yarım torba tuz harikalar yaratıyor. Deneyin göreceksiniz.
14. Zeytin yağı dostunuz. Herhangi bir sağlık sorunu ve kilo probleminiz yoksa, her şekilde yiyeceklere çiğ taş baskı zetin yağını bolca katarak yiyin. Sabahları aç karnına kudret narı ile birlikte bir çorba kaşığı için. İyileşmeye başladıktan sonra azaltın.
15. Başka bir hastalığınız yoksa organik tuz dostunuzdur. Asla endüstriyel tuz değil, aktarlardan işlenmemiş organik tuz alın. Günde bir çay kaşığını geçmemek koşulu ile yediklerinize sepin. Benim bünyem 2 çay kaşığını kaldırıyor. Şimdilik hala 2 çay kaşığı tüketiyorum. Savunma sistemime gerekli.
16. Sabah kahvaltınız sırasında küçük, çizik yeşil zeytin yenilebilir. Bu zeytin normal yeşil zeytinden daha küçüktür. Rengi yem yeşil değil boz bir sarıdır. Çekirdekleri normal yeşil zeytine göre daha küçük ve yuvarlacıktır. Üç beş tane çekirdeği kahvaltı arasında bütün halinde yutulabilir. Her bir tane çekirdekten sonra bir kaç lokma yenilebilir. Hepsini birden yutmayın. Zeytin çekirdeği midedeki bağırsaktaki hazım hareketlerini hızlandırabilir. Kendisi çoğu bünyede bir değişime uğramadan vücuttan atılabilir. Zeytin çekirdeği dövülerek yutulmaz. Sert yapısı dövülürse yada kırılırsa iğne uçları gibi ayrılacağı için mide ve bağırsağa zarar verebilir. Yuvarlak yapısı hiç bozulmadan yutulursa mide ve bağırsak çeperine sürtünerek zarar vermez ve vücut onu atık posa olarak algılar. Zararsız bir şekilde atar. Yutulan sayıyı abartmamak lazım. Ben bir senedir yutuyorum. Sabah genellikle üç adet yetiyor. Bazen tıkanık vaziyetteysem beş adet yutuyorum. Küçük mucize zeytin çekirdeğinin zamanla gazınıza nasıl fayda olduğunu göreceksiniz:) Ha şu da var tabii, beni uyarıp, 'apandisit yapar' diyenler oldu. Bende yapmadı, yaptığı kanıtlandı mı bilmem. Seçim size ait. İster kullanın ister kullanmayın. 
17. Beslenmemiz normal beslenme sistemine uymadığı için vücut savunmasız kalabilir. Her yemekte mutlaka bir kaç dilim taze zencefili çiğneyerek, yemekle birlikte yenilebilir. Taze Zencefil sindirim sistemindeki tüm rahatsızlıklara bire birdir deniyor. Ayrıca gün içinde istediğiniz saatlerde, ayrı ayrı zamanlarda, şunları bir kaç yudum suyla yutulabilir: 1 çay kaşığı toz; zencefil, zerdeçal, tarçın, üzüm çekirdeği, çörek otu.  Ben genellikle şu sırayı takip ediyorum: aç karnına zencefil, yemekten sonra çörek otu, öğlen üzüm çekirdeği, öğleden sonra tarçın, yatarken zerdeçal. Böylesi bünyeme daha iyi geliyor.
18. Kuru yemiş hazmı zordur. Ama bizim gibi bünyeler için lazımdır. Bağışıklık sistemini destekler. Günde bir avuç kuru yemişi ağzımda iyice su haline gelene kadar çiğneyip yutuyorum. Yoksa kış zor geçiyor:)
19. İlk zamanlar sonuç vermesede şu uygulama her sabah yapılacak ( bir yogiden öğrendim:) Tuvalete oturulacak. Sırt dik olacak. Burnundan karnına doğru derin nefes alıp, bir süre tutulup, burundan bırakılacak. Her sabah bu diyafram nefesi çalışması tuvalette en az bir kaç dakika mutlaka yapılacak. Bir süre sonra bağırsaklar sabah kahvaltısından sonra boşaltım yapmasını öğrenecek. Benimki iki ay sonra öğrendi:)
20. Lavman yapmayı öğrenin. ( Fakat şunu bilin ki, lavman kalın bağırsak florasını mahvedebilir ve yararlı bakterileri öldürebilir.) Bağırsaklar bir hafta kadar tıkanık kalıyorsa. İlaçla değil bitkisel lavmanla boşaltın.  Lavman usulüne uygun yapılır, hijyenine azami dikkat edilir ve alışkanlık haline getirilmezse (sürekli kullanılmaz!) kriz hallerinde yararlı olabilir. Sabah kahvaltıdan önce yapılabilir. Baktınız tıkandınız. Gazda çıkmıyor, tuvalete gidemiyorsunuz. Sancınız var. Vücutta allerjik tepkiler var. Bitkisel lavman yapılabilir.  Lavman için sabun kullanmayın kalın bağırsağa zarar verir. Korkuyorsanız yapmayın:) Ama bana bir şey olmadı. Her altı ay kalın bağırsak detoksumu yapıyorum. Halen iyiyim:) Her lavman uygulamasından sonraki gün bol su içiyorum. Sonuçta vücuttan zorla bir şey çıkarmamış olsak da doğal işlev bozukluğunda vücut kendini tamir etmek ister.
21. Probiyotik kullabilirsiniz. Probiyotik beslenme sistemine geçebilirsiniz. Etkileri tartışılmaz boyutlarda. Fayda göreni çok. 
22. Sindirim enzimleri tabletleri kullanabilirsiniz.
21. Lavman felan beni bozar diyenler için acıçehre tohumu var. Bu tohum yaz sonunda aktarlarda satılır. Akşam yemeğinden sonra dört tane çiğneyin ve bir yudum suyla yutulabilir. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra bir tane çiğneyin. Akşam yemekten sonra iki tane çiğneyin ve yutun. Bu sayının dışına asla çıkmayın. Tuvatlere yakın olun. Gaz sandığınız aslında tuvaletiniz olabilir. Gazınızı tuvalette çıkarın. İkinci günde söktürmedi diyorsanız üçüncü gün sabah bir tane akşam iki tane gene alın. Eczaneden fitil kullanımı bana zarar verdi. Kimyasal ilaçlar kalın bağırsak bakteri florasını bozuyor. Bende araştıra soruştura bunu bunları buldum. Ve bu yazıda yazılanların sadece bir öneri olduğunu, bilimsel araştırma ve kanıt olmadığını unutmayınız! 
Benim işime yarayan bir öneri daha var: Her gün mutlaka bir fıkra öğrenip bir başkasına anlatılacak. Gülerken karın kasları çalışarak, bağırsakları çalıştırıyor ve sindirimi hızlandırıyor. Fıkra olmadı ise yanlız olduğunuz bir yerde beş dakika kahkaha atma taklidi yapın.
Mutlaka hergün, bir kaç kez şu cümleyi söyleyin: Eskisine göre artık çok daha iyiyim. Bu cümle beynin olumlu düşünme potansiyeline girdiği için buna bağlı hormanların salgılanmasına ve iyileşme sürecinin hızlanmasına yardımcı oluyor. Buradaki kural şu, cümleye inanıp inanmamanız önemli değil. Cümle pozitif anlam içerdiği için beyin pozitif emir algılıyor. Cümleyi tekrarladıktan sonra negatif bir cümle etmeyin yeter:) Yaptığınızı bozmayın:)
Şu an çok iyim, yukarıdakileri sürekli uyguluyorum ve düzenli yoga yapıyorum.
Sizlerde öyle olacaksınız, sakın pes etmeyin. Geçmiş olsun.

GÜNCELLEME: KALEİDON 60 KAPSÜL PROBİYOTİK BAĞIRSAK MANTARI İLE ÇOK İYİ SONUÇ VERİYOR. SABAH AKŞAM TOK KARNINA SÜREKLİ KULLANILIYOR ANCAK MİDEDE HELİKOBAKTER VS GİBİ BAŞKA BİR RAHATSIZLIK VARSA, BU RAHATSIZLIKLARI AZDIRIYOR. KULLANIP KULLANMAMAK SİZE KALMIŞ. 

DİKKAT: Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis ve tedavi amacı kesinlikle yoktur. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka bir hekime başvurunuz!

24 Eylül 2009 Perşembe

YOGA

 Yoga Akademi'ye bugün nihayet gidebildim. Uzun zamandır ayak sürüyordum. Gitmek yada gitmemek... Veyahut istiyor gibi görünmek yada gerçekten istemek... İşte bütün mesele bu. Üç arkadaş, birimizin tamamen hafızasına dayalı olarak elimizde bir adres bulunmadan, adresi bulduk:) Adresi bulmamızda sokağın kısa olmasınında bayağı bir faydası oldu diyelim:)
 Kapıyı dünya tatlısı bir kadın açtı. Gül... Uzun zamandır gördüğüm, ego problemi taşımayan nadir insanlardan biri oldu. Sakin yapısında beni çeken bir şeyler vardı. Kimi zaman elim ayağıma dolaştı:) Kişisel onaylanma duygusunu başka insanlardan çıkaran çengellerden kurtulmuş hali beni çok rahatlattı.
 Nasıl bir zamana geçtiğimin pek farkında değilim. Bireysel farkındalığıma dair en önemli hissim, günlük hayatın öldürücü vuruşlarına artık hedef olmadan sıyırabildiğim. Hayatın sıradan rutin duygusal yüklerinin oyununa gelmiyorum artık.
 Haftaya salı ilk yoga dersimi alacağım. Merak ve heyecanla bekliyorum.

23 Eylül 2009 Çarşamba

RUHSAL AYDINLANMA

  Bir bayram daha geçirdim. Geçirdiğim bayramların en rahatıydı. Bayram ve rahat kelimesi bir arada kulanılması ilginç tabii:) Bayramları tabiatıma rahat kılmayı artık başarabildiğim için mutluyum desem daha doğru olacak galiba:)
  Bayram süresince "Bir Doktorun Kutsal Dünyadan Mesajları" isimli kitabı okudum. Kimi zaman yazarın bir şizofren olduğunu ve beni yani okuyucuyu fena halde keklemeye çalıştığını düşünsemde öyle paragraflar vardı ki, sonuç itibarıyla adamcağızın bir kaçık olmadığını anlamış bulunuyorum. Aradığım öte dünya ve farkındalık üzerine bilgiler açısından faydalı oldu. Mesela herkesin üzerinde birleştiği kendini iyi tanıma, farkındalık düzeyi, iyi niyet ve koşulsuz sevgi gibi olumlu kabul edilen değerlerin kişilikte oturmadığı sürece öte dünyayı tanımanın pek mümkün olmadığını daha net ve açıklayıcı bir dille ifade etmiş.
 Öteden beriden düşüne geldiğim başka bir konuyuda aydınlattı. Eğer benim gibi ruhsal aydınlanma nedir, ne değildir, gerçek midir, değil midir, olursa nasıl olur'un peşine düşen biriyseniz nereden başlayacağınızı mutlaka bilmeyen birisinizdir. Hep bir rehberden bahsedilir. Bir rehberle bu işlerin yapılacağından bahsedilir. Ben rehber meselesinde her daim şüpheciyim. Kitaptan sonra şunu anladım ki, herkes bu işlere rehberle felan dalmıyor. Yıllarca iyi bir psikologla (psikiyatrist değil) sıkı bir idman yapar, kişiliğinizin her kuytusuna dalarsanız aynı sonuca çıkıyor.  Nasıl yani diyeceksiniz: şöyleki: iyi bir rehber önce size kim olduğunuz gerçeğini bulmanızda yardım ediyor. Anne baba yada toplumun aşıladığı değil gerçekten sizin sahip olmak istediğiniz özellikler gibi... Sonra gereksiz idealize edilmiş ve hali hazırda size baskı yapmakta olan idealize edilmiş kimlikten arındırıyor. Bu sırada farkındalık düzeyinizi arttırıyor. Bu sayede ruhsal aydınlanma yoluna çıkmış oluyorsunuz. Gereksiz duygusal yüklerden kurtuldukça farkındalık düzeyiniz artıyor, sezgileriniz artıyor ve ilgi alanlarınız genişliyor. Bu işi hem iyi bir dini lider, hem iyi bir PSİKOLOG ta yapabilir.
 Ben yıllar önce geştalt psikoloji kuramı ile tanıştığımda keşke psikolog olsaydım demiştim:) Her çalışması başka bir ruhsal aydınlık. Hiç bir dini lidere gerek kalmadan ruhuma korkmadan dalabildim.
 Sonuçta her insan gibi bende öte dünyayla bağlantıda olan ruhsal yanımla ilgilenmeye başladım. Çok ince bir çizgi. Bir tarafında korkular fazlaysa dinle iç içe geçebilirsiniz. Bu durumda sevgi şefkat ve bağışlanmaya ihtiyaç duyuyorsunuz demektir. Diğer tarafında cesaret ve akıl ilişkisi dozu var. Sadece çizgi üzerinde amacın kendisi için yürümek bir beceri istiyor.
 Hala beşinci çakram üzerinde çalışıyorum. Meditasyon için şu resmi yaptım.


12 Eylül 2009 Cumartesi

Hasimoto Tiroidini Anlamak

Önce Güncellemeyi Yazayım:

İyot, B12, Selenyum, B2, Çinko, D vitaminleri bedende olması gereken değerlerin üst sınırında olmalıymış. Yoksa hastalıkla baş edilemiyormuş. Üst sınırda tutuyorum. Glutenli ve nişastalı besinlerle beslenmek tüm değerleri fırlatıyor. Troid fonksiyonlarını feci bozuyor. Denedim, beni mahvetti. Hastalık direk bağırsak ile alakalı. Probiyotik beslenmelisiniz. 

Orijinal Yoga Sistemini sakın bırakmayın. Çakra sistemi bırakınca bozunuyor. Beslenme vitamin bilmem ne kar etmiyor :(( 
Soranlar oluyor: Merkezlerin bilgisi şu bağlantıda: 
https://www.yogaacademy.com.tr/

Eski Gönderi:
Sağlığımla uğraşmak neredeyse işim oldu artık. Haşimoto tiroiditim hakkında yaptığım tüm araştırmalar bir sürü yollara çıkardı beni. Öncelikle kalın bağırsak detoksu yapmak zorunda kaldım. Her altı ayda bir kalın bağırsak detoksu yapıyorum. Edindiğim bilgilerden bazıları kalın bağırsak sağlıklı çalışmadıkça Haşimato troiditine sebep olduğunu gösterdi. Daha sonra edindiğim bir diğer bilgiye göre vücuttaki toksik birikim de bu hastalığa sebeb olabiliyormuş. Yani kirli bir vücutla yola devam edilemiyormuş. Bunun içinde normal vücut detoksu yapmaya başladım. Bu en uzun süreni. Hala devam ediyorum. Hızlandırmak için neler yapabilirim diye internetten epey araştırma yaptım. Pek çok insan vücudu temizlemek için ürünler satıyor. İçlerinden biri bana biraz ciddi geldi. Adamcağız tüm diplomaları ve araştırmalarını sitesine bilimsel bir ağızla anlatarak koymuş. Reklam olmasın diye adını yazmayacağım. Sonra onun tanıtımını yaptığımı felan sanırsınız:) Uzun yolun kısası, epey korkarak bu adamdan iksirler sipariş ettim. Biri lahana suyu diye geçiyor, diğeri limon suyu diye geçiyor. Ama tatları çok keskin. Formülü kutularda yazmayan terkipler bunlar. Sanırım taklit edilmesini istemiyor:) Şu anda günde beş su bardağı içiyorum ve henüz bir sonuç elde edemedim. Sabırlı olamam gerek tabii. İlk etkisi sindirim sistemini hızlandırması oldu. Adamcağız bana sabırlı olmamı bir kaç ayda sonuç alacağımı belirtti. Bir kaç ay içeceğiz yani. Vücudu temizlemeye uğraşırken viral saldırılardan korumak için hergün bir tatlı kaşığı çekilmiş çörek otu tohumu ve bir tatlı kaşığı çekilmiş üzüm çekirdeği yiyorum. Haşimato tiroiditinin diğer bir etkisi olan metobolizma yavaşlağını yenmek için günde iki saat tempolu yürüyüş yapıyorum. Aslında hiç kolay değil. Sürüne sürüne gidiyorum. Bacaklarım ağrıyor ve çok yorgun hissediyorum. Yürümezsem biliyorum ki metobolizmam yavaşlayacak ve yaptığım detokslar on misli bir zamanda etki göstermeye başlayacak. Ben sabırsızım, hemen etki etsin istiyorum ama ne mümkün. Paşa paşa yürüyeceğiz işte. Yoga Academy'de çok yoğun yoga yapıyorum. 
Haşimato tiroidi hakkında yaptığım en önemli araştırmalardan biri ise çakralar boyutu. İnsanda en önemli yedi çakra var. Tiroid beşinci çakra olan Visshudha Çakra, Boyun Çakra veya Boğaz Çakra diye adlandırılan çakraya bağlı. Bu çakranın sağlıklı çalışmaması tiroid dengesizliklerine sebeb oluyor. Bu çakra ile ilgili olan en önemli bilgiyi Akif Manaf- Çakralar kitabından buldum. 
İnternettede yalan yanlış bir takım bilgiler var ama aşağıda hepsi alıntıdır:

BEŞİNCİ ÇAKRA
Visshudha Çakra, Boyun Çakra ve Boğaz Çakra yada İletişim Merkezi adları ile de adlandırılır.
Beşinci chakra boynun alt kısmında yer alır. Tiroid ve paratiroid bezleriyle alakalıdır.
Beşinci çakra, diplomasinin, başkalarıyla saf ilişkilerin ve neşe veren bağımsızlığın çakrasıdır. Dengeli çalıştığı zaman, bütün suçluluk duygularımız ve vicdan azabımız yok olur ve şefkat dolu bir sese sahip oluruz. Başkalarına hükmetmek eğilimimiz veya başkaları tarafından hükmedilme duygusu, büyüklük veya küçüklük duygusu ve tüm kıskançlıklar, bu çakra dengelendiği zaman ortadan kalkar. Ayrıca, Vishuddhi, bizi bütüne bağlayan, bir olduğumuz ve bütünün bir parçası olduğumuz gerçeğini hissetmemizi sağlayan çakradır.
Özellikleri:
Rengi: Soluk mavi, yeşilimtırak mavi yada gümüş rengi
Element: Esir
Duyu: İşitme
Sembol: On altı yapraklı lotus çiçeği
Amaç: Varlığın beraber aynı titreşim gücüne sahip olması
Bölge ve Salgı Bezleri: Kas, boyun, boğaz, çeneyle ilgilidir. Ayrıca kulaklar, ses, soluk borusu, bronşlar, ciğerin üst kesimi, yemek borusu, kollar da ilgili bölgeleridir. Tiroit bezi iskeletin, iç organların gelişiminde etkilidir, bedensel ve ruhsal gelişim arasındaki dengeyi sağlar ve metabolizma yoluyla enerjinin dönüşüm hızını düzenler. Ayrıca, iyot metabolizmasını, kandaki ve hücrelerdeki kalsiyum dengesini sağlar.
Burç ve Gezegenleri: İkizler-Merkür; Mars; Boğa-Venüs; Kova-Uranüs
Yaşamınıza etkileri: İletişim, bilgi ve deneyim alış verişi. Kendini ifade etmek ve faal olmak.
Şekil ve hacim duygularını dengeselliği. İlahi esin kaynağı, bilgi potansiyelinin akışı, özgürlük üzerinde etkilidir.

VİSSHUDHA ÇAKRA: Rengi mavidir. Taşları lapis, azurit, sodalit, kuvars kristalidir.
İfade tarzı: İfade şeklinizde etkileşim sergiler. Pozitif anlamda yaratıcılığın ifadesidir, negatif anlamda ise etkiler altında kalmanızın ifadesini dile getirir. (Rengin titreşimsel etki yaydığı bölge gözler )

VİSHUDHA ÇAKRA (BOĞAZ ÇAKRASI)
Bu chakra anlatım, iletişim ve kabiliyetin merkezidir. Boyunda bulunan ve arkaya doğru açılan daha ufak bir chakrayla bağlantılıdır. Bu iki enerji bölgesi tekmiş gibi görülür. Bu chakra ile çok sıkı ilişkide bulunduğundan dolayı birleştirilmiştir. Bu chakra Sahasrara chakrası ile bağlantı kurmaktadır. Duygu ve düşüncelerimiz, dürtü ve tepkilerimiz arasın- da köprü görevi görürler. Bütün chakralarla dünya arasında olan iletişimi sağlar.
İçimizdeki canlı olan her şeyi onun aracılığı ile ifade ederiz. Mutluluk, hüzün, ağlamak, gülmek, saldırganlık, isteklerimiz düşüncelerimiz ve bilgilerimiz, iç dünyamızı algılamamız gibi... Alakalı olan unsuru esir'dir. Yoga da düşük chakralar su, ateş, toprak ve hava 'yı oluşturan temel unsur olarak görülmektedir. Esir, sesin de ileticisidir. Genel anlamda konuşulan sözün, yaratıcı kelam'ın, tüm var ve yok oluş düzeylerindeki bilginin iletici ve aracı öğesidir. Sanatsal alanlarda yaratıcı ifade şekilleri de gelmektedir.
Bu chakra da yaratıcılık konusunda diğer chakraların enerjisi ile birleşerek dış dünyaya iletilecek şekle dönüşür. Düşünce ve eylemlerin genişletilmesi ve yansıtılmasına yardımcı olur. Onu ne derece genişletirsek, zihinsel bedenin farkına varmak da o kadar bilinçli bir biçimde oluruz ve diğer enerji bedenleri arasındaki ayrımı algılarız. Düşüncelerimiz duygu ve fizik duyularımızın egemenliğinden çıkıp objektif bakış açısına sahip olur. Esir ayrıca zamanın başından itibaren kaybedilmiş olayların, düşünce ve duyguların ışığı olan Akaşa kavramıyla da açıklanır. Eğer sınırsız uzay, sonsuz gökyüzü gibi açılırsak içsel görü ve bilginin en derin seviyesiyle ödüllendiriliriz. Esirin açık mavi rengi bu chakra'nında rengidir. Bu bilgiye ulaşmanın en iyi yolu sakin biçimde iç ve dış uzayımızı dinlemektir.
İşitme duyusuda bu chakraya aittir, kulaklarımızı açıp yaratılışın açık ve gizli sesini dinleriz, kendi sesimizi algılar, içsel ruhumuzla ilişki kurup, onun esinine sahip oluruz. Kişisel yol göstericiliğimize sağlam bir güven duyarız. Dharma 'mızın bilincine varırız. Mistik düzeylerin, maddi hayat kadar gerçek olduğunu anlarız. Bu ilahi esin kendimizi ifademizin temelidir. Tüm oluş düzeylerindeki kusursuzluğun bireysel ifadesini buluruz.

Bu bilgilerin %95 i bana uyuyor.  Psikolojimde keşfetmem ve değiştirmem gereken noktalar olmalı. Mutlaka bir şekilde beni rahatsız ediyorlar. Ama uzun zamandır böyle olduğu için nedir ne değildir bulupta keşfetmek benim için çok zor.  Çakramı nasıl işlemez hale getirdiysem öylede işler hale getireceğim. Vücuduma karşı olan yükümlülüğüm onu dinlemediğim sürece yerine getirilmiş olmayacak. Ne kadar çok emek istiyormuş. Bense pek sabırlı değilim. Her şey günde bir levotiron içerek düzelir sanmıştım. Ne kadar aptalmışım! Senelerdir içtiğim bu ilaç ne tirodimi iyileştirdi ne vücudumu! Şimdi sabırlı olup emek vermek zamanı.
Tabii şifalı taşlarıda araştırdım. Lapis en iyisi gibi göründü. Doğruca doğal taşlar satan bir dükkana gittim. Bir dizi lapis aldım. 60 lira istedi. Bir dizi için fazla gelse de tirodime umut diyerek aldım. Eve getirdim. Akan ılık su altında bir kaç dakika beklettim. Sonra gündüz hematit taşından bir kolyenin, gecede pembe kuvartz bir başka kolyemin yanında beklettim. Lapisin bir pil gibi önce arındırılması sonra doldurulması gerekiyormuş. Her hafta bu işlemin düzenli yapılması gerekiyormuş. Şimdi boynumdan hiç çıkarmıyorum. Hasta bünyelerde rengi soluverirmiş. Benimki soldu gerçekten. Erkekler tesbihini, tek taş kolye yada bilekliğini kullanıyor. Ama boğaza temas etmesi daha önemliymiş.
Tiroid dengesiliği olanların evlerinde ve iş yerlerinde mutlaka turkuaz mavisi, yeşilimsimavi içeren mandalalar çerçeveletip asılmalıymış. Bu rengin titreşimleri tiroidi tedavi edermiş.  İyileşmek için çoook uzun bir yolum var. Bana müsade.
Güncelleme: İyot eksikliği haşimato yaparmış.

BURALARDA BIR YERDEDIR ARAYIP BULACAKSIN ARTIK:

0 düşünce acıçehre tohumu açlığa dayanmak ağıt ahimsa akıl gözü Akif Manaf alerji alfa düzeyi allerji aloveralı iksir an anti-tpo arınmak artrit asana astım bağırsak florası bağırsak hastalıkları bağırsak işlev bozuklukları bağırsak mantarı bağırsak mikrobiyotası bağırsak plakaları bağırsak tembelliği kabızlık bal kabağı balkabağı başarı bedendeki enerji sistemleri ben olma hali beyin hastalıkları beyni susturmak bilinç bilinçli rüya bir doktorun ruhsal dünyadan mesajları bitkisel lavman biyoenerji biyoenerji kanalları boğaz enfeksiyonu boşluk cala neti candida cezalandırılmak chakra coconat oil çaklar çakra çakra sistemlerini düzenleyerek iyileşmek çakralar çakraları açarak iyileşmek çakraları düzenleyerek iyileşmek çayağacı yağı çiğ patates suyu çocuk eğitimi çocuk terbiyesi çölyak deneyimler detoks detoks sonrası beslenme detox devrim duygusal bloklar düşüncesizlik ego enerjetik epilepsi epilepsi hastalığına ne iyi gelir epilepsi nedir epilepsi ve yoga epilepsiden kurtuldu epilepsiye kesin çözüm fani dunya faranjit farkındalık fermantasyon fermente besinler fermente ürünler fonksiyonel farkındalık geçirgen bağırsak geçmiş yaşantılarla gelen blokajlar genital herpes genital mantar gercekten yasamak gerçek probiyotik beslenme gerçek temas gestalt gestalt icimdeki cocuk gestalt ve içimdeki çocuk geştalt geştalt psikolojisi gluten glutensiz glüten glütensiz beslenme gokcekiksir gökçek iksir gökçekiksir Gönül gözü grip salgını grip salgını ve soğan hafıza hastalık ve çakralar hastalık ve detoks haşimato tiroidi haşimoto hindistan cevizi yağı HPV huzur ibrahim gökçek ibs İBS idealize edilmiş kimlik kitap okumak ikinci beynimiz ikinci çakra imajinasyon çalışması insan papilloma virüsü İrritabıl Bağırsak Sendromu irritabl barsak sendromu işleri yetiştirmek kabızlık kainatla iliski kaleidon 60 kapsül kalın bağırsak kandida kanser Karbonatlı su oturma banyosu kariyer kasık mantarı ve karbonatlı su kilo verme kitap kitap önerisi konsantrasyon korku kurusoğan lapis leaky gut sendromu levotiron mandala manta hastalığı mantar mantar hastalığı mantar hastalığına karbonatlı su meditasyon menengiç merdiven meditasyonu mide bulantısı ms ms e çözüm ms hastalığı msden nasıl kurtuldum multiple skleroz mutlak mutlaka okunmalı Nadi Nefes nefes teknikleri nekahat dönemi odaklanma okul olduğum gibi olmak Orijinal Yoga Sistemi Orjinal Yoga Sistemi özbenlik perhiz prebiyotik probiyotik probiyotik beslenme probiyotikler psikiyatrist psikolog renk meditasyonu ruh ruhsal arınma ruhsal aydınlanma ruhsal tabiat rusal aydınlanma ruya ruya yorumlama rüyalar sakinlik sanskritçe sarımsaklı iksir sinir sistemi hastalıkları soğan dezenfektan sol yarim kure spastik kolon sendromu spontanlık stres stres merkezi swadisthana şiddetsizlik tekamül telas telaş telaşlı tembelliğe çare transfer turkuaz ülser üstad üşütme vajinal mantar vajinal mantar ve karbonatlı su varlığım vejeteryan vishudha vücuttaki enerji sistemleri yaşam yazar yeni yayın yeşil zeytin yoga yoga academy yoga akademi yoga nedir yoga ve din yoga ve hastalık yogi zeytin çekirdeği zeytinyağı ve limon içmek zihin zihin işlevleri zihin yapısı Zihni susturmak

Sayfalar