İnsanın tek düşmanı kendisidir ve de kendine ettiğini el etmez.
Bugün o kadar üzgünüm ki!...
Son bir aydır ruhumla pek barışık değildim. (Geştalt kuramına göre,) Karşıt gücüm devredeydi. Her eline geçirdiğinde yerden yere vuruyordu beni.
Karşıt güç, küçük bir çocukken sizi koruduğunu sanarak, kendi psikolojik sebeblerinden ötürü sizi durduran yada cezalandıran ebeveynlerinizdir. Büyüdükçe ebeveynler etkisizleşse de biz, onların tepkilerini içselleştirir, kendimize bir karşıt güç yaratır ve kendimizi güya denetim altında tutmaya çalışırız. Karşıt güç dinamiği çok ciddi sonuçlar verir. Benliğimizle uzlaşmaz bir tuttum sergileyerek, cezalandırmaya girişirse huzursuzluk, mutsuzluk ve hastalıklar ortaya çıkar.
Uslu bir çocuk olmanın bedelleri çok ağırdır. Pek çok özelliğinizi rafa kaldırmak zorunda kalırsınız.
Yıllar sonra büyürsünüz ve atıl kalmış herşey raflardan dökülmek, bulduğu meydanlara serilmek ister... O ister, kımırdanır ama... Aması var işte... Karşıt güç zamanında annenizin yaptığını yapmaya başlar. Sizi durdurmak için elinden geleni yapar. Olmadı hasta eder.
İşte benim hastalığım haşimoto bunun sonucudur.
Konuşmayı severim. Kim sevmez. Hele sevdiğim bir konuda açılmışsa, tutmayın beni. Uçtum gitti. Ama bana küçükken verilen öğreti şudur ki; küçük hanımlar fazla ve gereksiz konuşmazlar. Hatta hanımefendiler hiç konuşmazlar. Suküt altındır. Karşı tarafı sessiz bir baş onaylaması ve hoş bir gülümsemeyle dinlerler.
Ben konuşmaya başladığım zaman karşıt güç olarak içselleştirdiğim annem devreye girer: "Kes sesini, hiç yakışmıyor!"
Yaşım ilerledikçe annemin fiili otoritesi azalsa da içselleştirdiğim bir annem var. Bu anne tıpkı küçüklükteki işleve sahip, ama başka bir yoldan. O artık kanımdaki Anti-TPO, yani tüm hücrelerin hayat enerjisini ve gelişimini sağlamada önemli görevleri olan tiroidime saldırıp, onu susturarak işlevsiz hale getirmeye çalışan bir antikor.
Troid bezi, tıpkı bir çocuk gibi hayat enerjisi aşılar. Vücutta işlevine karışmadığı tek bir organ bile yoktur. Herşey onun varlığına bağlıdır.
Haşimoto bir otoimmun hastalık, vücudun kendi dokularından birine bilinmeyen nedenlerle yabancılaşması ve bu “yabancı” dokuyu bağışıklık sistemiyle vücuttan uzaklaştırmaya yönelik girişimler yapması neticesinde oluşan hastalık. Tıp bilimi, bilinmeyen sebeblerle anti-tpo antikoru ürüyor ve troid bezini iltihaplandırarak tahrip ediyor, diyor. Oysa ben biliyorumki bu bir içsel savaş. Sebebinide tabiki tıp bilimi kolay bulamaz, onlar annemi tanımıyorlar:)
Ölçümler anti-tpo tesine göre değişir ama normali 60 civarıdır. Altı ay önceki anti-tpo 600 çıkmıştı. Bugünkü değerim ise 18882... Neden bu kadar fırladı? Çünkü son aylarda çok konuşuyordum:) Aynı ilgi alanlarına sahip hoş insanlarla tanıştım. Onlarla sohbet etmek hoşuma gidiyordu. Hayat enerjim vardı, yenileniyordum. Ama içsel anayasalarıma aykırı hareket ediyordum. Karşıt gücüm bunu hatırlatmak için devreye girdi. Troidimi ne kadar tahrip ederse yaşam enerjim o kadar düşecek. Organlarım sağlıklı işlemeyecek. Yorgun ve halsiz olacağım. Çabuk yaşlanacağım. Hastalıkla uğraşmaktan hayatı yaşayamayacağım. Bozulan hayat kalitem yüzünden, hoş sohbetlerden zevk bile alamayacağım. İşte karşıt gücün istediği oldu. Beni sessizleştirdi. Zaten troid bezinin yeri tamda boğaz değil midir!...
Bunun ikisinin ortasını bulmanın yolları var tabii. Önce karşıt gücün, tehlikeli bir durum olmadığına dair ikna edilmesi gerekiyor ki kolay ikna olmaz. Çünkü bu içsel anayasalar, yanlış olsalarda, temelde varlığı koruma altında tuttuklarına dair köklü inançlara sahiptirler.
İkna edilebilirse karşıt gücün, yeni bir davranış belirlemesi ve benliğimle uzlaşması gerekiyor. Sonrada benim artık büyüdüğümü, spontanlığıma izin vermenin bir tehlike olmadığını anlaması gerekiyor.
Her zaman dediğim gibi: "Kendime zarar verecek hiç bir şey yapmıyorum. Sen bana zarar veriyorsun. Dışarıdakilerin bir önemi yok. Sen içten beni çökertiyorsun. Ben artık büyüdüm. Bunu görmüyorsun. Senin korumaya ve biçimlendirmeye çalıştığın küçük kız değilim artık. Sözünü dinletmek için beni tahrip etmeyi bırak artık. Yaşam iyisiyle, kötüsüyle akıp gidiyor. Biraz eğlenmeme izin ver."
Bu sözleri bir dua gibi dilime pelesenk edip, karşıt gücümü ikna etmeye çalışacağım. Kendimi sevdiğimi hissetmezsem, biliyorum ki hastalığım daha çok ilerleyecek.
Bu ay daha çok seansa gitmeye karar verdim. Süreç sonunda tekrar test yaptırıp, anti-tpo ma baktıracağım. Düşmezse daha fena yakasına yapışacağım:)
Bu ay daha çok seansa gitmeye karar verdim. Süreç sonunda tekrar test yaptırıp, anti-tpo ma baktıracağım. Düşmezse daha fena yakasına yapışacağım:)