Son günlerde hastalığımın sebebleri hakkında derinleşmeyi seçtim. Sekiz sene etrafında dolaşmak bana bir şey kazandırmadığına ve ilaçla tedavi edilmeyi beklemenin dışarıdan müdahaleside sonuç vermeyince en iyisi bu konuya dalayım dedim:)
Dalıyorum:
Troidin pek çok görevlerinin yanı sıra en önemli görevi, hücrelerde adına mitokondri denilen küçük organele, bizim için hayati önem taşıyan emirler yağdırıyor. Bunu salgıladığı hormonlarla yapıyor. Bu hormonlar troid bezinden salgılandıktan sonra koşarak mitokondriye gidiyor ve şöyle diyor: "Hey, gardaş, uyan bakalım. Vücuda yaşaması, hayati işlevlerini gerçekleştirmesi için enerji gerek. İş başınaaa! Biraz enerji üret bakalım."
Mitokondri aldığı emirle, yakıtları yakarak enerji üretip, vücuda gönderiyor. Buna oksidatif fosforilasyon deniyor.
Ya haşimotoysanız süreç nasıl işliyor? Şöyleki:
Bir şekilde programınız devreye giriyor. Muhtemelen bilinç altı koridorunda şunları söylüyor: "Dünya çok güvenilmez! Korkuyorum. Kaygılıyım. Eyvah bir şeyler olacak! Allah kahretsin bunları yapmamalıyım..." vs vs. Bunun gibi bir sürü neden olabilir.
Bünye kendini dondurucuya almaya hazırlanıyor. Çok fazla endişe, üzüntü ve korku amigdalanın işi zaten. Beyindeki amigdala uyarıldımı yandınız zaten. O da hemen suçluyu bulur: "Troid! O var ya oooo, bizi mahvediyor. Bu troidi durdurmak lazım. Bu üç kağıtçı troid vücuda enerji üretmesini, yenilenmesini, bağırsakların ve üreme organlarının çalışmasını sağlıyor. Böyle güvensiz bir dünyada yaşanır mı! Bu troid kendini ne zannediyor? Çalışmamalı. Durdurulmalı! Yoksa başımıza felaketler gelecek. Daha çok üzüleceğiz. Yaşamazsak üzülmeyiz. Dondurucuya girmeli, metabolizmayı yavaşlatmalıyız. Metabozlima yavaşlarsa, yaşam enerjisi düşer. Yaşam enerjisi düşerse hiç bir şey yapamayacak kadar yorgun oluruz. Üstelik bir sürüde hastalık ortaya çıkartırız, kabızlık felan... Dikkatimiz dağılır ve yaşamdan kaçmış oluruz. Yaşamdan kaçarsak, güvensiz ve kaygılı dünyayla karşılaşmayız ve korkularımız gerçekleşmez."
Süreç işlemeye başlıyor. "Hey akyuvarlar çabuk lenfositleri üretin!" Eeee onlar baştan savaşa hazır. Ama kime karşı savaşacakları onlar için farketmez ki! B lenfositler antikorları üretiyor. Antikorlar yığın halinde troid hormonlarına saldırıp tahrip ediyor. İç savaş şiddetlendikçe fagositler troid bezinin dokusunu tahrip ediyor. Yıllar geçtikçe antikorlar kendi komutanlarını yiyip bitirdiklerinin farkında olmadan daha da artıyorlar.
Zavallı troid bezi bu savaştan galip çıkması imkansız bir şekilde masumiyetini kanıtlayamadan suçsuz yere tahrip olup duruyor. Hormon üretemez bir hale geliyor. Bağırsaklar işlemiyor. Mitokondriler işlemiyor. Oksijensiz kalan vücut hep yorgun, hep yorgun. Bir süre sonra allerjiler ve kalp rahatsızlığı baş göstermeye başlıyor.
Dışarıdan alınan troid hormonu, düşman içerideyse ne kadar yararlı olur ki!
Bu döngü ne zaman kırılır?
Kişi kendisiyle yüzleşmek zorunda. Bu çağ korku çağı. En zor çağlardan birinde yaşıyoruz. Bir şekilde hangi yoldan olursa olsun, içsel konuşmalara başlamak lazım. Ya bir psikolog koltuğunda( ki en emin yolu bu), ya meditasyon, ya da kişiye uygun düşen başka bir yolla (Detaylı günlük yazmak, hergünün karikatürünü yada resmini yapmak, ya da aklınıza ne gelirse...) Kendini sağaltmadan hastalığın önünü almak imkansız. Salmış başını gidiyor zaten. Ben haşimotodan kurtulup iyileşen kimseyi görmedim. Varsa da ne mutlu ona. Ortaya çıkıp bize yardımcı olsa keşke...
4 yorum:
merhaba deruni, hasimato tiroidini arastırırken yazılarınıza erişme fırsatım oldu. Yazılarınız çok açıklayıcı ve güzel. benim de anti tpo larım yüksek.siz yoga ile bu rahatsızlıktan kurtulabildiniz mi? çakraların açılması kolay mı? bizim gibi rahatsızlıkları olanların boğaz çakraları kapalı mı oluyormuş gerçekten? teşekkür ederim şimdiden:)
Sevgili Umutlu, haşimatomun ilerleyişini durdurduk. Nodüller yok oldu. Hala hormon kullanıyorum ama hastalık etkileri kayboldu. Yoga Academy de düzenli çalışmalara katılabilirseniz sonuç alırsınız. Fakat bir anda olmuyormuş, şöyleki: Şimdi boğaz çakrası vişhuddha da blokaj yıllar içinde oluşuyor ve bir anda blokajı ortadan kaldırmak mümkün olmaya biliyor, en azından bende öyle oldu. Ben pes etmedim. İki sene sonunda geldiğim durum bu ve durmaya da niyetim yok:))) Bu hastalıkla yaşamak zorunda olduğumu düşünmediğim için Yoga Academy deki uygulamalarıma devam ediyorum:))) Aslında ben ilk önce sağlık için başlamıştım, bu işi en iyi onlar biliyor (diğerleri felaket:((()şimdi bir sürü yeteneğim oldu, bonusları var yani :)) Durugörü yeteneğim gelişti. İnternetten ne olduğunu araştırabilirsiniz. Umarım sizde şifa bulursunuz. Size web sayfasını yazıyorum, umarım yaşadığınız şehirde bir akademi vardır www.yogaakademi.com Yoksada etiler merkezi arayıp çakra dvdleri spariş edip evde düzenli uygulayın. Geçmiş olsun.
Deruni,
Açıklamalarınız için çok teşekkür ederim. Epey yol katetmişsiniz . Nodülleri yok etmesi olağanüstü. Ben de reiki ya da yoga benzeri bir yönteme başvurmayı düşünüyordum.Yoga yapanlar gerçekten de bir farkındalık kazanıyorlar. Reiki yi de merak ediyorum.
Ben de hep pozitif düşünmeye çalışarak hastalıkların bedenimize nasıl geldilerse öyle gideceklerine inanıyorum. Ben de dediğiniz merkeze yakındayım. Gidip boğaz çakrasının açılması için dvdleri alayım kayıt hakkında da bilgi alayım. Oturduğum sitenin spor salonunda da haftada 3 gelip ders veren bir yoga hocası var ama dediğinize göre bu yer alanında en iyisi ben en yakın zamanda yoga akademiye uğrayayım. Çok teşekkür ederim tekrar:)
Aslında şunu bilmekte fayda var Reiki başvurulacak en sakat yöntemlerden biri. Bence iyi araştırın derim. Bir kaç arkadaşım hiç hoş olmayan şeyler yaşadılar. Biz kanal oluyoruz, temiz enerji gönderiyoruz denmiş ama tam tersi ek hastalıkları oldu. En iyisi kendi enerji alanlarınızı kendiniz onarın. Bu konuda Akif Manaf'ın kitapları size yol gösterebilir. Çakralar kitabı detaylı olarak konuyu açıklıyor.
Yorum Gönder