İyileşememek gibi bir derdim var. Bu kadar çabaladıktan sonra neden iyileşemiyorum? Hayal kırıklığı akabinde isyanı getiriyor. Derdime her türlü çareyi araştırdım buldum. Herkeslerde işe yaradı. Neden bende işe yaramıyor?
Çok geç anladım bazı şeyleri. Fizyolojimi ruhumdan ayrı bir şey sandım. Ruhumun hastalıklarını bedenimin çektiğini ayırt etmem, hastalıklarımla ciddi ciddi uğraşmaya başlayıp, her yolu deneyip, iyileşemeyince isyan ettiğim döneme denk geldi.
Her sabah içtiğim çiğ patates suyundan iyileşemeyen midem sancıdıkça öncelerini ne olduğunu anlamadım. Sonra fark ettim ki gece rüyalarımda huzursuz ve kaygılı olduğum için midemi kasıyormuşum. Rüyaları çalışınca biraz rahatladım.
Bağırsaklarım iyileşmemek için hangi ruhsal kısgacımın pençesinde acaba?
Bağırsaklarımı konuşturmak için gayet basit bir teknik uyguladım. Kendi bağırsaklarım oldum. Aldım karşıma kendimi. Başladım anlatmaya: "İşlemek istemiyorum. Çok kaygılıyım. Korkacak o kadar çok şeyim varki. Zamanı dondurdum. Zaman geçmesin. Ben işlemezsem zaman geçmez. Biriktirmem lazım. Yoksulum ben. Biriktirdiklerim bana lazım."
Bağırsaklarımın söyledikleri karşısında şok oldum. İki ana yasası vardı: 1. İşlemeyerek zamanı dondurduğuna inanıyordu. 2. Biriktirerek yoksuluğa çare bulduğuna inanıyordu.
Varoluşun en zorlu sınavıdır, ölüm ve ölümün tezahürleri. Kaygılı bir çocukluk geçirdiğim için yaşantılarım yaşamamayı öğretmiş bana. Bağırsaklarımda da bu çıktı. Yaşamazsa ölmez. Biriktirip bide üzerine kabız olur.
Nasıl ağladım, nasıl... Onlarca yıldır çektiğim hastalıkları anlattım bağırsağıma. Nasıl huzursuz yaşadığımı...
Bağırsağım kendi kavanozundan çıktı. Gerçek beni gördü, beyaz saçlarımı ve yüzümdeki çizgileri... İnanamadı önce, zamanı donduramamıştı. Biriktirmeye çalıştıkları ile çürümüştük. Kendini kandırılmış hissetti. Utandı halinden. Anayasalarını değiştirdi. İşlemezse gerçek bir ölümün geleceğini anladı.
Bakalım ne olacak?...
Sırada tiroidim ve diğer organlarım var:) Bu tekniği uygulamak o kadar kolay değil tabii. Bağırsaklarım öyle hemen bülbül gibi ötmedi. Bir süre hiç sesi çıkmadı. Uzayda gibi hareket ediyordu. Yavaş yavaş konuşuyordu. Hele onu ikna etmek ayrı bir çaba...
Bedeni yöneten beyin, hiç bir şeyi şansa bırakmak istemiyor besbelli. Herşeyi bir şekilde kayıt altına alıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder