Ah ah! Dün altı ayda bir yaptığım detoksuma başladım. Bu detoksu ilk defa bir kitapta, sonra doktorda, sonra televizyonda Maranki denilen adamcağızdan duydum. Sonra internette kimdir bu Maranki derken bir sürü bilgiye ulaştım. Anladımki bu detox meselesinde bir zır cahil kalan varsa o da benmişim. Dünya alem her altı ayda bir dolunaydan bir hafta önce detoksa girip arınıyormuşta benim haberim yok. Evde yapan evde, evde yapamayan bu işler Türkiyede pek bilinmediği için yurt dışında özel kliniklerde gidip bir güzel detoksunu yapıyormuş. Her milletin kültürüne göre detoks kültürü bile varmış.
Çileli birşey tabii. Merak eden Marankinin sitesinden okuyabilir. Adam bir sürü emek vermiş yazmış birde bana gerek yok:) Tabii benim kitapta okuduğumdan bir takım farklılıklar gösteriyor. Öncelikle adına kozmik detoks demişler. Kozmik olayını anlamadım. Belki onlara özel bir anlamı vardır. Belkide dolunayın çekim gücü ile toksinler vücuttan daha kolay atıldığı içindir. Kitapta bu detoksun en önemli kısmının asgari katı yiyecekler yenmesi, yeşil sebze suyu içilmesi ve günde en az iki litre vücut sıcaklığında su içilmesi gerektiği yazıyordu. Asla tatlı yenmemesi gerektiği yazıyordu. Diğer kısımları Maranki ile aynı.
Kişisel meselelerime gelince, bu detoksu beşinci yapışım. Yani ilk defa iki buçuk sene önce yapmışım. Ben detoksun nedir ne değilinde değilim. Sadece nasıl dayanabildiğimi anlatacağım.
İlk detoksun sarsıcı etkisi aç kalmaya tahammül olmuştu. Detoks bittikten sonra bir daha mı, illallah, demiştim. Ama ilk fark ettiğim etki ayaklarımın şişinin inmesi oldu. Önce geçici bir etki sandım ama aylarca şişmedi. İkinci detoksa doğru tekrar şişmeye başlayınca anladım ki ikinci detoksu yapmak zorundayım. Bu arada altı ayda bir gittiğim doktor kontrollerinde değerlerim normale çekilmişti. Sekiz günlük bir detox çilesinin etkisini böyle almak içten içe beni çok mutlu etti.
İkinci detoksta artık tecrübeliydim. Ne zaman acıkırım? Ne yesem dayanıklılığım artar? Zeytin yağı ve limon içme sorununu nasıl çözerim? Lavmanı nasıl daha rahat yaparım?
Önce lavman için tuvaleti ısıttım. Termofor hazırladım üzerine havlular koydum. Lavmanı yaparken sıcak havlularla karnıma hafifce masaj yaptım. Bu sayede çok çabuk lavmanları hallediyorum.
Detoksta güneşle yatıp güneşle kalkıyorum. Lavmandan sonra sebze suyumu içiyorum. Öğlene kadar açlığa dayanmak zor olmuyor benim için. Genede dayanamazsam yudum yudum ılık değil sıcak su içiyorum. Bu sayede öğlene kadar mideyi kandırıyorum. Öğlen tekrar pancar, elma ve havuçtan oluşan sebze suyunu içiyorum. Bu suyu günde üç kür almak zorundasınız. Sebebini pancar, havuç ve elmanın yararlarını internetten okursanız anlarsınız. Detoks toplamında yirmidört kür ediyor.
Öğlen içtiğim sebze suyu beni iki saat idare ediyor. Etmezse suyu gene sıcağa çeviriyorum. İki saat sonra bir avuç kuruyemiş yiyorum (fındık, fıstık, ceviz, badem, beyaz leblebi, antep fıstığı) Her bir yemişi ağzımda su haline gelene kadar iyice çiğniyorum. Öyleki bir avuç kuruyemiş neredeyse yirmi dakikada bitiyor. Zaten amaçta bu. Eğer bu süreyi tutturabilirseniz, bu ürünlerin glisemik endeksi yüksek olduğu için tokluk hissi yaratıyor. Buda beni iki saat idare ediyor.
Saat beşte sebze çorbam var. Ben tercihimi brokoli ve çok sevdiğim kerevizden yana kullanıyorum. Az su, bir diş sarımsak, yarım demet dereotu ve brokoliyi haşlıyorum. Tabağa aldığımda biraz tuz ve zeytin yağı ekliyorum. Bir dilim ekmek ile (Beyaz ekmek olmaz. Ben ekmeğimi kendim yapıyorum. Mayasız, kepekli un sadece su ile katkısız, orjinalindeki gibi. Sert olacak.) yavaş yavaş çiğneyerek, ağzımızda su haline geldikten sonra yutuyoruz.
Akşam saat yedide son olarak sebze suyumu içiyorum. Zaten erken uyandığım için yatak beni çağırıyor. Açlık ve uykusuzluktan en geç saat yedibuçukta sızıyorum.
Hayatımın her altı ayda bir, sekiz günü böyle geçiyor. Kronik rahatsızlığı olmayanlar bu perhizi çok katı bulur ve bana öyle çok ahkam keserler ki değme gitsin. Bende hep gülümser, sakince: "Ne güzel. Herhangi bir rahatsızlığın yok ve buna muhtaç değilsin. Keyfini çıkar." derim. Çünkü bu perhiz umut aradığım dünlerin hediyesidir bana. Diğer insanların anlamadığı bir konu, 365 günde toplamda 16 gün aç kalınacak diye niye bu kadar tantana yaptıklarının farkında olmamaları, durumlarıdır.
Şimdi ikinci günümdeyim. Vee sıcak su içiyorum:))
Bu arada su ile yiyeceklerin karışmaması için arada mutlaka zaman bırakın. Ben bir saat ayarlıyorum.
Ben çalışıyorum diyenler için minik bir öneri: İş yerinden izin alabilmek için, ay takvimine göre her altı ayı bulur takvimden işaretlerim. İş yerindekileri çok önceden haberdar ederim. Perhizin ilk dört gününe iş yerinde dayanabiliyorum. Son dört gününde hep izin alırım.
Kitaptaki bir uyarıyı hatırladım: Kalp hastası, yüksek tansiyon, şeker vs gibi hastalar bu perhizi yanlız yapmamalıdır. Klinikte doktor kontrolünde yapmalıdırlar. Bilginize! Sonra başınıza iş açmayın. Ben ilk seferini doktor kontrolünde yaptım.
Perhiz bittikten sonra BİR HAFTA normal beslenmeye geçmiyorsunuz. Kitaptaki en önemli mesele buydu. Detokstan sonra bağırsaklarınız çok hassaslaşacak. Bu yüzden haşlama sebzeler ve bir dilim ekmek, yada sebze çorbası bir dilim ekmek şeklinde her acıktıkça, ağzınızda su haline gelene kadar çiğnedikten sonra yutuyorsunuz. NEDEN? Çünkü bağırsak normal halinden daha açık, sindirim kanalları açık durumda. Zamanla büzüşerek eski haline dönmesi gerekiyor. Birden yüklenirseniz felç olur.
Yani canınız her ne çekiyorsa iki hafta bekleyeceksiniz. Mesela benim gözümde kıymalı makarna uçuşuyor.:) Oooof of:)